Tuesday, February 17, 2009
OTTOMAN ARCHIVES oF ARMENIAN ACTIVITES ( Folders I-VIII)
Ermeni Iddalarina cevaplar ve belgeler simdi tsk sanal arsivinde...
Arsiv belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri Cilt I- VIII ...simdi elektronik olarak erisilebilir...
Ermeni iddalarina karsi Genel Kurmaya bagli Arsiv mudurlugu(ATASE)ciltler halinde Ingilizce ve Turkce kitaplar hazirlamis ve bunlara PDFolarak erisebilecegimizi belirtiyorlar; PDF lere erismek icin =>>
www.tsk.mil.tr
Tarihden kesitler, Arsiv belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri Cilt I- VIII
Cok yakinda da Pontos iddalari tamamlanamak uzere oldugu aciklanmakta....
Hazirlanan Ingilizce / Turkce kitaplari Avustralya'daki Turkler icin Turk kutuphanlerine(!) ve Avustralyali parlementerlerin adreslerine gonderilmek uzere oldukca acele bir sekilde addres/ler istenmekte
Bu konuda yardim etmek isteyen arkadaslarin bir an once adreslerini belirtmeleri ve temasa gecmeleri beklenmekte.
Nisan ayi yaklasirken elimizi cabuk tutumamiz gerekmete oldugumuzun bilinci ile konuya acilen ilgi gostereceginizden eminim.
Ilginize,
Saygi ve sevgilerimle
Gul Arslan
Arsiv belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri Cilt I- VIII ...simdi elektronik olarak erisilebilir...
Ermeni iddalarina karsi Genel Kurmaya bagli Arsiv mudurlugu(ATASE)ciltler halinde Ingilizce ve Turkce kitaplar hazirlamis ve bunlara PDFolarak erisebilecegimizi belirtiyorlar; PDF lere erismek icin =>>
www.tsk.mil.tr
Tarihden kesitler, Arsiv belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri Cilt I- VIII
Cok yakinda da Pontos iddalari tamamlanamak uzere oldugu aciklanmakta....
Hazirlanan Ingilizce / Turkce kitaplari Avustralya'daki Turkler icin Turk kutuphanlerine(!) ve Avustralyali parlementerlerin adreslerine gonderilmek uzere oldukca acele bir sekilde addres/ler istenmekte
Bu konuda yardim etmek isteyen arkadaslarin bir an once adreslerini belirtmeleri ve temasa gecmeleri beklenmekte.
Nisan ayi yaklasirken elimizi cabuk tutumamiz gerekmete oldugumuzun bilinci ile konuya acilen ilgi gostereceginizden eminim.
Ilginize,
Saygi ve sevgilerimle
Gul Arslan
Saturday, February 14, 2009
Ingiliz(!) dostluguna bir ornek! ( Andrew Dismore Turkiye' deki Ingiliz Isgalini unuttuk saniyor olmali! )
Ingiliz milletvekili Andrew Dismore 'a Turkiye'deki Turkler kadar Avustralya'da yasayan Turkler de Kibrisli Turkler de cevap verecektir elbette...
asagidaki adreslerdeki Ingiliz milletevkilinin iki konudaki suclayici aciklamalarini bulabilrisiniz.
ilginize; 1 - http://www.andrewdismoremp.com/1ab3c072-751f-9544-5df6-e22ab983bbd6 ( Ermeni soykirim iddasi) 2- Turkleri Kibrisda isgalci oalrak tanimlamasi http://www.andrewdismoremp.com/uploads/68ed1754-7669-9ef4-a9bf-8cbb3117a4b1.doc "
ANDREW DISMORE'A CEVAP
SIKIYSA GEL VE AL!
Hic bir bilimsel dayanagi olmayan sozde Ermeni Soykirimi yalanina her firsatta sarilan ve her konuda izlemis oldugu Turk dusmani tavir ve soylemlerle yuce Turk milletini incitmeye calisan Ingiliz Milletvekili Andrew Dismore'a Turkish Reconciliation Front–UK ve Ingiltere Turkleri Dayanisma ve Yardimlasma Dernegin'den cevap geldi.Turkiye'yi Kibris'ta isgalci olarak tanimlayan ve Turk askerinin adadaki asker sayisini azaltmasini ve Kibris'i tanimasini isteyen Andrew Dismore adada yasayan binlerce Kibris Turk'unun varligini nasil oluyor da bir kalemde silip atiyor.1571'de Lala Mustafa Pasa'yla yani 417 senedir devam eden Turk varligini bir cirpida atmak su ana kadar hic bir dis guce nasip olmadiysa bundan boyle de Turk kalacaktir.
Ve buna dunyadaki hic bir guc engel olamayacaktir.Bu yuzdendir ki Kibris uzerinde gizli ve hain emelleri olan her kim varsa,hangi ulke varsa ve hangi gizli gucler toplulugu varsa bu hayallerinizden vazgecme zamaniniz gelmistir artik.
Sizlere politik bir dil kullanmanin hic bir faydasi olmadigini cok iyi biliyoruz.
Cunku kurmus oldugunuz kurum ve kuruluslarla ve zayif karakterli isbirlikci hainlerle politik arenada kazanmanin hesaplari icindesiniz.Turk insanini her cografyada oldugu gibi haince arkadan vurmaya calisiyorsunuz.
Turk'un essiz karakterini zayiflatmaya ve vatansever ve milliyetci duygularini zayiflatarak yigitce savasarak alamayacaginiz seyleri haince ele gecirmeye calisiyorsunuz.
Kibris Davasina omrunu vermis isimleri kucuk dusurmeye calisiyor,yuce insan Fazil Kucuk'un resimlerini Kibris pullarindan cikartiyor ve buyuk kurtarici essiz onderimiz Mustafa Kemal Ataturk'un adini ders kitaplarindan cikariyorsunuz.Bunlari yaparken Andrew Dismore denilen sahisla ayni hizada hareket ettiginizi gorebiliyormusunuz.?Bu yuzdendirki Andrew Dismore'a ve Kibris'i pazarlamaya calisan hain guruhuna burdan bir tek cevap veriyoruz.Sitende insanlara bagis yapmalari icin yalvararak zaman kaybedecegine biraz tarih kitablarina zaman ayir!Kibris her zaman Turk'tu Turk kalacaktir!Sikiysa
Gel Al!
http://www.andrewdismoremp.com/
Bu link Andrew Dismore'in sitesine aittir.Ingilizce bilen vatandaslarimizin bu milletvekiline yaptigi hakaretin cevabini vereceklerine kuskumuz yoktur!
Turkish Reconciliation Front-UK
Ingiltere Turkleri Dayanisma ve Yardimlasma Dernegi
asagidaki adreslerdeki Ingiliz milletevkilinin iki konudaki suclayici aciklamalarini bulabilrisiniz.
ilginize; 1 - http://www.andrewdismoremp.com/1ab3c072-751f-9544-5df6-e22ab983bbd6 ( Ermeni soykirim iddasi) 2- Turkleri Kibrisda isgalci oalrak tanimlamasi http://www.andrewdismoremp.com/uploads/68ed1754-7669-9ef4-a9bf-8cbb3117a4b1.doc "
ANDREW DISMORE'A CEVAP
SIKIYSA GEL VE AL!
Hic bir bilimsel dayanagi olmayan sozde Ermeni Soykirimi yalanina her firsatta sarilan ve her konuda izlemis oldugu Turk dusmani tavir ve soylemlerle yuce Turk milletini incitmeye calisan Ingiliz Milletvekili Andrew Dismore'a Turkish Reconciliation Front–UK ve Ingiltere Turkleri Dayanisma ve Yardimlasma Dernegin'den cevap geldi.Turkiye'yi Kibris'ta isgalci olarak tanimlayan ve Turk askerinin adadaki asker sayisini azaltmasini ve Kibris'i tanimasini isteyen Andrew Dismore adada yasayan binlerce Kibris Turk'unun varligini nasil oluyor da bir kalemde silip atiyor.1571'de Lala Mustafa Pasa'yla yani 417 senedir devam eden Turk varligini bir cirpida atmak su ana kadar hic bir dis guce nasip olmadiysa bundan boyle de Turk kalacaktir.
Ve buna dunyadaki hic bir guc engel olamayacaktir.Bu yuzdendir ki Kibris uzerinde gizli ve hain emelleri olan her kim varsa,hangi ulke varsa ve hangi gizli gucler toplulugu varsa bu hayallerinizden vazgecme zamaniniz gelmistir artik.
Sizlere politik bir dil kullanmanin hic bir faydasi olmadigini cok iyi biliyoruz.
Cunku kurmus oldugunuz kurum ve kuruluslarla ve zayif karakterli isbirlikci hainlerle politik arenada kazanmanin hesaplari icindesiniz.Turk insanini her cografyada oldugu gibi haince arkadan vurmaya calisiyorsunuz.
Turk'un essiz karakterini zayiflatmaya ve vatansever ve milliyetci duygularini zayiflatarak yigitce savasarak alamayacaginiz seyleri haince ele gecirmeye calisiyorsunuz.
Kibris Davasina omrunu vermis isimleri kucuk dusurmeye calisiyor,yuce insan Fazil Kucuk'un resimlerini Kibris pullarindan cikartiyor ve buyuk kurtarici essiz onderimiz Mustafa Kemal Ataturk'un adini ders kitaplarindan cikariyorsunuz.Bunlari yaparken Andrew Dismore denilen sahisla ayni hizada hareket ettiginizi gorebiliyormusunuz.?Bu yuzdendirki Andrew Dismore'a ve Kibris'i pazarlamaya calisan hain guruhuna burdan bir tek cevap veriyoruz.Sitende insanlara bagis yapmalari icin yalvararak zaman kaybedecegine biraz tarih kitablarina zaman ayir!Kibris her zaman Turk'tu Turk kalacaktir!Sikiysa
Gel Al!
http://www.andrewdismoremp.com/
Bu link Andrew Dismore'in sitesine aittir.Ingilizce bilen vatandaslarimizin bu milletvekiline yaptigi hakaretin cevabini vereceklerine kuskumuz yoktur!
Turkish Reconciliation Front-UK
Ingiltere Turkleri Dayanisma ve Yardimlasma Dernegi
Thursday, February 12, 2009
RUMLARIN BİTMEYEN YALANLARI
Gün geçmiyor ki, Rumların yalana dayalı bir propagandası ortaya çıkmasın.
Adamların işi, yalana dayalı propaganda yapmak ve kendilerini ya mazlum konumuna sokmak, ya da haksız oldukları halde, zeytinyağı gibi suyun üstüne çıkıp, haklı olduklarını herkese inandırmak.
İnanılır gibi değil.
Hiç kimse yalanı Rumlar gibi söyleyemez, sonra da söylediğine kendi de inanmaz.
Bu uygulamaya 1960'da Kıbrıs Cumhuriyetinin kurulmasından sonra ilk kez, 21 Aralık gecesi Türklere Tahtakala'da ateş açıp, Türkler isyan etti diye yaygarayı koparmakla başladılar. Sonra da Kıbrıs sorununun her aşamasında bu taktiği başarı ile uyguladılar.
En büyük yalanları da, Türk Milletvekillerini Kıbrıs Cumhuriyeti Meclisinden "ölüm tehdidi" ile attıktan sonra, (Bakınız Glafkos Kleridis'in My Depositions adlı kitabı) "Ayrılıkçı Türkler adayı taksim etmek için Kıbrıs Cumhuriyetindeki görevlerinden ayrıldılar" diye kopardıkları yaygara oldu. Hala daha 1960 sonrası doğan Rumlar, 1963'de olayları Türklerin başlattığına ve Devlet dairelerinden de Kıbrıs'ı taksim etmek için ayrıldıklarına inanmaktadırlar. Hem kilisede, hem evde, hem de okulda bu bilgiler beyinlerine devamlı olarak işlendiği için zaten başka seçenekleri de olamazdı.
Yalan üstüne kurulu politika, 21.ci yüzyılda yalanla yıkanan beyinler.
İnanması gerçekten çok zor.
Son 4.5 yıldır her ay Slovak Elçiliğinin organizasyonu ile ara bölge içinde yer alan Ledra Palas'ta yapılan Türk ve Rum Siyasi Parti Liderleri toplantısına katılmaktayım. Geçmişten gelen iki tane de prensip kararı veya yazılı olmayan kural var.
Birincisi, geçmişte yaşananlardan dolayı bitmeyen münakaşalar ve suçlamalar içine girmemek.
İkincisi de konuşulanları dışarı taşımamak.
Biz Türk Siyasi Parti temsilcileri, her koşulda bu yazılı olmayan kurallara hep uyduk. Rumlar geçmişe dönüp bizi suçlamaya çalıştıkları vakit biz de eteğimizdeki taşları onlara fırlattık, Rumlar dışarı çıkıp konuştukları vakitte, biz de konuşmaya başladık ve doğruları söyledik.
Aslında bu bilgileri, Rum siyasiler ile atamızdaki yazılmayan kurala sadık kalıp açıklamayacaktım ama artık vacip oldu.
Politis gazetesinin 7 Şubat 2009 tarihli sayısında, 21 Ocak 2009 Çarşamba günü yaptığımız toplantıda, adadaki Birleşmiş Milletler Barış Gücü'nün (UNFICYP) bana göre "Komutanı", İngilizce çeviri kurallarına göre de "Kurmay Başkanı" olan Albay G.A.C. Hughes'un yaptığı sunu formatındaki konuşması yer aldı ve Rum tarafında fırtınalar koptu.
Doğal olarak da benden günah gitti.
Artık ben de konudan bahsedebilir, üzerinde yorum yapabilirim.
Bu görsel sunu şeklindeki konuşma içinde Albay Hughes, adadaki Birleşmiş Milletler Barış Gücü'nün (UNFICYP) görev, sorumluluk ve geçmişte yaptıklarından bahsederken adadaki Türk Barış Kuvvetlerinin (TSK), Kıbrıs Türk Güvenlik Kuvvetlerinin (Mücahit Ordusu), Rum Milli Muhafız Ordusunun (RMMO) ve Yunan Alayının (ELDYK) sayısından da bahsetti.
Albay Hughes'un verdiği resmi rakamlar bir bomba gibi düştü toplantının ortasına. Ben de elimde olmayarak fotoğraf makinem ile üzerinde birliklerin sayılarının bulunduğu perdenin resmi çektim, çünkü gözlerime inanamamıştım.
Yılların yalan Rum propagandası, güya kendimi titiz bir araştırmacı olarak addeden beni bile yanıltmış.
Albay Hughes'un verdiği bilgiye göre adada tarafların mevcut asker sayısı;
Türk Barış Kuvvetleri (Turkish Troops kelimesini kullanmıştır) 21,000
Güvenlik Kuvvetleri (Turkish Cypriot local Army kelimesini kullanmıştır) 3,000
Komutanların (Commanders kelimesini kullanmıştır) çoğu Türkiye'dendir. General Zorlu çok ünlü bir askerdir. ISAF ve Bulgaristan'da Barış Koruyucu (Peace Keeper kelimesini kullanmıştır) olarak şöhreti vardır. General Recep, NATO Kuzey VA'dan geldi ve o da ünlü bir generaldir.
Rum Milli Muhafız Ordusu ise;
Rum Milli Muhafız Ordusu 12,500
Kıbrıs Yunan Alayı (ELDYK) 1200-1500
RMMO İhtiyat askerleri 60,000 kişidir.
Subayların (Officers kelimesini kullanmıştır) tümü Yunanistan'dan gelmektedir.
Görüldüğü gibi, yıllardır Rumların ağzındaki yalan sakızı, Kıbrıs'ta 40 bin Türk askerinin olduğu şeklindeydi ve maalesef herkesi de inandırmışlardı. Üstüne üstlük, kendi Rum birliklerinin sayısından da, yani 74 bin kişilik bir Rum ordusundan da hiç bahsetmiyorlardı.
Şimdi takke düştü kel göründü.
Artık adadaki Rum ordusunun sayısının 74 bin kişi olduğu resmi bir açıklama kazandı.
Şimdi bir BM veya AB yetkilisi çıksın ve yıllardır "Türk askeri giderse adaya barış gelecek" diyen Rumların bu 74 bin kişilik ordusunun nereye gideceğini bize söylesin.
74 bin kişilik Rum ordusu adada mevcut iken bu barış adaya nerden ve nasıl gelecek?.
74 bin kişinin elindeki ve evindeki silahlar ne olacak.
Türk asker adadan giderse, 1963-1974 yılları arasında yaşadığımız gibi bu 74 bin silahlı Rum'un katliamından bizi kim kurtaracak.
Prof. Dr. Ata ATUN
http://www.ataatun.com
Gün geçmiyor ki, Rumların yalana dayalı bir propagandası ortaya çıkmasın.
Adamların işi, yalana dayalı propaganda yapmak ve kendilerini ya mazlum konumuna sokmak, ya da haksız oldukları halde, zeytinyağı gibi suyun üstüne çıkıp, haklı olduklarını herkese inandırmak.
İnanılır gibi değil.
Hiç kimse yalanı Rumlar gibi söyleyemez, sonra da söylediğine kendi de inanmaz.
Bu uygulamaya 1960'da Kıbrıs Cumhuriyetinin kurulmasından sonra ilk kez, 21 Aralık gecesi Türklere Tahtakala'da ateş açıp, Türkler isyan etti diye yaygarayı koparmakla başladılar. Sonra da Kıbrıs sorununun her aşamasında bu taktiği başarı ile uyguladılar.
En büyük yalanları da, Türk Milletvekillerini Kıbrıs Cumhuriyeti Meclisinden "ölüm tehdidi" ile attıktan sonra, (Bakınız Glafkos Kleridis'in My Depositions adlı kitabı) "Ayrılıkçı Türkler adayı taksim etmek için Kıbrıs Cumhuriyetindeki görevlerinden ayrıldılar" diye kopardıkları yaygara oldu. Hala daha 1960 sonrası doğan Rumlar, 1963'de olayları Türklerin başlattığına ve Devlet dairelerinden de Kıbrıs'ı taksim etmek için ayrıldıklarına inanmaktadırlar. Hem kilisede, hem evde, hem de okulda bu bilgiler beyinlerine devamlı olarak işlendiği için zaten başka seçenekleri de olamazdı.
Yalan üstüne kurulu politika, 21.ci yüzyılda yalanla yıkanan beyinler.
İnanması gerçekten çok zor.
Son 4.5 yıldır her ay Slovak Elçiliğinin organizasyonu ile ara bölge içinde yer alan Ledra Palas'ta yapılan Türk ve Rum Siyasi Parti Liderleri toplantısına katılmaktayım. Geçmişten gelen iki tane de prensip kararı veya yazılı olmayan kural var.
Birincisi, geçmişte yaşananlardan dolayı bitmeyen münakaşalar ve suçlamalar içine girmemek.
İkincisi de konuşulanları dışarı taşımamak.
Biz Türk Siyasi Parti temsilcileri, her koşulda bu yazılı olmayan kurallara hep uyduk. Rumlar geçmişe dönüp bizi suçlamaya çalıştıkları vakit biz de eteğimizdeki taşları onlara fırlattık, Rumlar dışarı çıkıp konuştukları vakitte, biz de konuşmaya başladık ve doğruları söyledik.
Aslında bu bilgileri, Rum siyasiler ile atamızdaki yazılmayan kurala sadık kalıp açıklamayacaktım ama artık vacip oldu.
Politis gazetesinin 7 Şubat 2009 tarihli sayısında, 21 Ocak 2009 Çarşamba günü yaptığımız toplantıda, adadaki Birleşmiş Milletler Barış Gücü'nün (UNFICYP) bana göre "Komutanı", İngilizce çeviri kurallarına göre de "Kurmay Başkanı" olan Albay G.A.C. Hughes'un yaptığı sunu formatındaki konuşması yer aldı ve Rum tarafında fırtınalar koptu.
Doğal olarak da benden günah gitti.
Artık ben de konudan bahsedebilir, üzerinde yorum yapabilirim.
Bu görsel sunu şeklindeki konuşma içinde Albay Hughes, adadaki Birleşmiş Milletler Barış Gücü'nün (UNFICYP) görev, sorumluluk ve geçmişte yaptıklarından bahsederken adadaki Türk Barış Kuvvetlerinin (TSK), Kıbrıs Türk Güvenlik Kuvvetlerinin (Mücahit Ordusu), Rum Milli Muhafız Ordusunun (RMMO) ve Yunan Alayının (ELDYK) sayısından da bahsetti.
Albay Hughes'un verdiği resmi rakamlar bir bomba gibi düştü toplantının ortasına. Ben de elimde olmayarak fotoğraf makinem ile üzerinde birliklerin sayılarının bulunduğu perdenin resmi çektim, çünkü gözlerime inanamamıştım.
Yılların yalan Rum propagandası, güya kendimi titiz bir araştırmacı olarak addeden beni bile yanıltmış.
Albay Hughes'un verdiği bilgiye göre adada tarafların mevcut asker sayısı;
Türk Barış Kuvvetleri (Turkish Troops kelimesini kullanmıştır) 21,000
Güvenlik Kuvvetleri (Turkish Cypriot local Army kelimesini kullanmıştır) 3,000
Komutanların (Commanders kelimesini kullanmıştır) çoğu Türkiye'dendir. General Zorlu çok ünlü bir askerdir. ISAF ve Bulgaristan'da Barış Koruyucu (Peace Keeper kelimesini kullanmıştır) olarak şöhreti vardır. General Recep, NATO Kuzey VA'dan geldi ve o da ünlü bir generaldir.
Rum Milli Muhafız Ordusu ise;
Rum Milli Muhafız Ordusu 12,500
Kıbrıs Yunan Alayı (ELDYK) 1200-1500
RMMO İhtiyat askerleri 60,000 kişidir.
Subayların (Officers kelimesini kullanmıştır) tümü Yunanistan'dan gelmektedir.
Görüldüğü gibi, yıllardır Rumların ağzındaki yalan sakızı, Kıbrıs'ta 40 bin Türk askerinin olduğu şeklindeydi ve maalesef herkesi de inandırmışlardı. Üstüne üstlük, kendi Rum birliklerinin sayısından da, yani 74 bin kişilik bir Rum ordusundan da hiç bahsetmiyorlardı.
Şimdi takke düştü kel göründü.
Artık adadaki Rum ordusunun sayısının 74 bin kişi olduğu resmi bir açıklama kazandı.
Şimdi bir BM veya AB yetkilisi çıksın ve yıllardır "Türk askeri giderse adaya barış gelecek" diyen Rumların bu 74 bin kişilik ordusunun nereye gideceğini bize söylesin.
74 bin kişilik Rum ordusu adada mevcut iken bu barış adaya nerden ve nasıl gelecek?.
74 bin kişinin elindeki ve evindeki silahlar ne olacak.
Türk asker adadan giderse, 1963-1974 yılları arasında yaşadığımız gibi bu 74 bin silahlı Rum'un katliamından bizi kim kurtaracak.
Prof. Dr. Ata ATUN
http://www.ataatun.com
Monday, February 9, 2009
The Australia- Gallipoli Friendship Society Media Release

Immediate Media Release
I felt that Australia is my sweet home more than ever !
During my recent long stay in Turkey, I heard that the tremendous bush fire in Victoria. When I see the news on the Turkish TVs I cry every time, as all the other Turkish people in Turkey.
We all extremely saddened to hear what's happened in Victoria which affected many Victorians / Australians. So devastated at the loss of life and suffering to those people and the loss of their homes.
http://www.theage.com.au/photogallery/2009/02/07/1233423551136.html
I personally especially this time consider that Australia as my loved country more than ever. I also consider that Australia needs me but I am so far from it. I can't do much from here. I feel so guilty to be away from my country when it needed me.
My heart goes out to those that are suffering in Victoria, to all my dear country Australia, all Australian friends and animals ( my mother who lives in Turkey and her favorite animals are kangaroos, she is worrying about them as well).
Our sincere sympathies are with all those who are in pain.
(As one of many Turks, does anyone one knows if the international branches of the Australian Banks will accept donations? )
Missing Australia so much,…
Care and love you all,
God bless you all,
Julia Gül Arslan
Founder of Australia Gallipoli Friendship Society
www.ausgallipoli.net
9th of Feb, 2009
Place and read condolences :
http://blogs.theage.com.au/yoursay/archives/2009/02/condolence_book.html?page=fullpage#comments
http://blogs.abc.net.au/victoria/2009/02/offer-your-cond.html?cid=148100205#comments
For donations to the Victorian Bushfires Appeal:
National Australia Bank BSB: 082-001
Acct: 860 046 797
Or
call 1800 811 700
Donations can also be via the Bendigo Bank online or at any branch.
Bushfires information hotline: 1800 240 667http://au.news.yahoo.com/a/-/newshome/5307609/victorian-bushfire-appeal
Donations will be needed over the next 12 months at least as homes, families & communities are rebuilt.Blood.
Will be needed over time, not all in one hit.
Donate what ever you can.
I felt that Australia is my sweet home more than ever !
During my recent long stay in Turkey, I heard that the tremendous bush fire in Victoria. When I see the news on the Turkish TVs I cry every time, as all the other Turkish people in Turkey.
We all extremely saddened to hear what's happened in Victoria which affected many Victorians / Australians. So devastated at the loss of life and suffering to those people and the loss of their homes.
http://www.theage.com.au/photogallery/2009/02/07/1233423551136.html
I personally especially this time consider that Australia as my loved country more than ever. I also consider that Australia needs me but I am so far from it. I can't do much from here. I feel so guilty to be away from my country when it needed me.
My heart goes out to those that are suffering in Victoria, to all my dear country Australia, all Australian friends and animals ( my mother who lives in Turkey and her favorite animals are kangaroos, she is worrying about them as well).
Our sincere sympathies are with all those who are in pain.
(As one of many Turks, does anyone one knows if the international branches of the Australian Banks will accept donations? )
Missing Australia so much,…
Care and love you all,
God bless you all,
Julia Gül Arslan
Founder of Australia Gallipoli Friendship Society
www.ausgallipoli.net
9th of Feb, 2009
Place and read condolences :
http://blogs.theage.com.au/yoursay/archives/2009/02/condolence_book.html?page=fullpage#comments
http://blogs.abc.net.au/victoria/2009/02/offer-your-cond.html?cid=148100205#comments
For donations to the Victorian Bushfires Appeal:
National Australia Bank BSB: 082-001
Acct: 860 046 797
Or
call 1800 811 700
Donations can also be via the Bendigo Bank online or at any branch.
Bushfires information hotline: 1800 240 667http://au.news.yahoo.com/a/-/newshome/5307609/victorian-bushfire-appeal
Donations will be needed over the next 12 months at least as homes, families & communities are rebuilt.Blood.
Will be needed over time, not all in one hit.
Donate what ever you can.
Sunday, February 8, 2009
Kids' joy can grow from pain
Umit Ugur
February 06, 2009 12:00am
THE dreadful death of Darcey Freeman has touched everyone in our community - particularly parents of little children.
As the father of a grown son and daughter, I cannot comprehend the circumstances that ended her very young life.
My sympathy goes to her family and loved ones and I can understand why they would want Darcey's short life marked in a positive, happy way.
That's why I wholeheartedly support their calls for a special Children's Day in Australia.
What they may not be aware of is that we already have the beginnings of such a national day.
I am an Australian with Turkish heritage, and Children's Day is something very special to me and all the Turks.
Turkey celebrates a national Children's Day every April 23. It marks the opening of the Turkish Grand National Assembly in 1920 by the nation's modern founder, Mustafa Kemal Ataturk.
He declared it a national holiday in 1921 as a gift for the nation's children.
The reason behind this gift can be summarised in Ataturk's own immortal words: "The nation which thinks first of its children, and raises them to be even more thoughtful than their parents, can pass on the flame, as each generation relinquishes its turn, in the assurance that the future will be bright."
Most Australians will also be familiar with Ataturk for his words of peace and healing towards Australian families after World War I.
In Turkey, classrooms are decorated for Children's Day and public performances and parades are carried out by children across the country.
When 1979 was proclaimed World Children's Year by the United Nations, Turkey decided to celebrate its national Children's Day with an International Children's Festival from that year on.
Children between the ages of seven and 14 from different countries participate in a program that culminates on April 23. Activities are televised throughout Turkey.
In Australia, we celebrate April 23 in Turkish schools, each organising its own program similar to the ones in Turkey.
And since 2002 the Turkish community has shared this special day with other Melburnians.
It has organised the International Children's Festival at Melbourne Town Hall.
The festival, supported by the City of Melbourne and various federal and state organisations, brings together the children from ethnic communities including Turkish, Polynesian, Punjabi, Arabic, Indonesian, Polish, Croatian, Slovak and Chilean.
Of course, April 23 falls in the busy Anzac week, so we hold this celebration in May -- the 8th International Children's Festival will be on Saturday, May 16. But the wider community can talk about a suitable date.
I hope that out of tragic death of Darcey can grow something beautiful, a Children's Day across Australian cities and towns where our kids embrace life and enjoy fun activities with their families.
It would be worthwhile alone for the chance of bringing a smile to the faces of Darcey's two brothers, Ben and Jack.
Umit Ugur is an organiser of the International Children's Festival /uugur@tpg.com.au
http://www.news.com.au/heraldsun/story/0,21985,25013898-5000117,00.html
February 06, 2009 12:00am
THE dreadful death of Darcey Freeman has touched everyone in our community - particularly parents of little children.
As the father of a grown son and daughter, I cannot comprehend the circumstances that ended her very young life.
My sympathy goes to her family and loved ones and I can understand why they would want Darcey's short life marked in a positive, happy way.
That's why I wholeheartedly support their calls for a special Children's Day in Australia.
What they may not be aware of is that we already have the beginnings of such a national day.
I am an Australian with Turkish heritage, and Children's Day is something very special to me and all the Turks.
Turkey celebrates a national Children's Day every April 23. It marks the opening of the Turkish Grand National Assembly in 1920 by the nation's modern founder, Mustafa Kemal Ataturk.
He declared it a national holiday in 1921 as a gift for the nation's children.
The reason behind this gift can be summarised in Ataturk's own immortal words: "The nation which thinks first of its children, and raises them to be even more thoughtful than their parents, can pass on the flame, as each generation relinquishes its turn, in the assurance that the future will be bright."
Most Australians will also be familiar with Ataturk for his words of peace and healing towards Australian families after World War I.
In Turkey, classrooms are decorated for Children's Day and public performances and parades are carried out by children across the country.
When 1979 was proclaimed World Children's Year by the United Nations, Turkey decided to celebrate its national Children's Day with an International Children's Festival from that year on.
Children between the ages of seven and 14 from different countries participate in a program that culminates on April 23. Activities are televised throughout Turkey.
In Australia, we celebrate April 23 in Turkish schools, each organising its own program similar to the ones in Turkey.
And since 2002 the Turkish community has shared this special day with other Melburnians.
It has organised the International Children's Festival at Melbourne Town Hall.
The festival, supported by the City of Melbourne and various federal and state organisations, brings together the children from ethnic communities including Turkish, Polynesian, Punjabi, Arabic, Indonesian, Polish, Croatian, Slovak and Chilean.
Of course, April 23 falls in the busy Anzac week, so we hold this celebration in May -- the 8th International Children's Festival will be on Saturday, May 16. But the wider community can talk about a suitable date.
I hope that out of tragic death of Darcey can grow something beautiful, a Children's Day across Australian cities and towns where our kids embrace life and enjoy fun activities with their families.
It would be worthwhile alone for the chance of bringing a smile to the faces of Darcey's two brothers, Ben and Jack.
Umit Ugur is an organiser of the International Children's Festival /uugur@tpg.com.au
http://www.news.com.au/heraldsun/story/0,21985,25013898-5000117,00.html
Friday, February 6, 2009
TURKISH NEWSPAPERs - 1919 - 2007
http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1919-1919-0.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1919-1919-1.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1919-1937.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1937-1942.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1943-1945.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1946-1950.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1950-1955.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1955-1960.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1960-1961.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1961-1964.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1964-1966.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1966-1971.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1971-1973.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1973-1975.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1975-1978.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1978-1980.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1980-1982.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1982-1984.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1984-1988.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1989-1993.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1993-1997.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1997-1999.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1999-2002.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/2003-2006.pdf http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/2006-2007.pdf
Subscribe to:
Posts (Atom)